14 Ekim 2014 Salı

-Yazmak




Yazmak... seni resmetmek bir beyaz kağıda.
Yumuşak fırça darbeleri yerine sert bir kalem ucunun sivri diliyle,
siyah bir geceye çalarken ardımda geçmişten gölgem adım adım
gelecek önümde sisli  uzun bir 6 aylık gün ve ben kapatıp gözlerimi yürüsem yürüsem
ve düşsem önünde ölümün toprak kokan nefesine..._Hç_



7 Eylül 2014 Pazar

-Çok Uzaklarda



Bırak şimdi kendini deli dalgaların arasına...değsin tenine suyun elleri ıslak ıslak...
Korkun olmasın boğulmaktan ya da derinliklerimde kaybolmaktan yana
soyun acılarını kederlerini bırak karada toprak alsın çeksin içine yok etsin
Ben bir okyanusum kimi zaman sert kimi zaman yumuşak dalgaları ile sahilleri döven
o köyün kıyısında usulca dolanır sudan ellerim seni arar seni sorar bilir yüreğim ki
çakıl taşlarında parıldar güneşin ışıkları...benim ellerim yüzünü arar...gözlerini...tenini...
aşkla gir sularıma, bırak dünyaya ait ne varsa ceplerinde boşalt hepsini bir bir...
severim...korurum seni...çok uzaklarda kuytu bir köşede öperim usul usul...
_Hç_

31 Ağustos 2014 Pazar

-TufaN



Belki de hayat bir tufandı...kapılıp gidenler varlığın sisli kaosunda kayboluyordu...
Dua eden bir avuç insan sıkı sıkı inancına tutunuyordu tükeninceye dek bekleyişlerde..
Evren kendi dilinde konuşuyordu belki de biz duymuyorduk yeterince..ya duyabilseydik?
Hangisine gebeydi yaşamım?...kaos ya da kozmos...karmaşa ya da düzen...
yok oluş ya da var oluş...Yeterince dua etmedim ama biliyorsun ya Seni hep sevdim Tanrı'm...
Mucizelerini yaşarken ben, Seni ruhumun derinliklerinde hissettim.
Şimdi tufan iliklerime kadar işliyor, adına ömür dedikleri şey ruhumu kemiriyor...
Ne olur sevgini eksik etme ey Tanrı'm zira  ne cennet ne cehennem istemem ben
Bir ıssız ada..bir fener...biraz kağıt...çokça kalem...yazabilecek yürek, el ve akıl...yeter
köpeğimi de unutmazsak eğer...
_Hç_

28 Ağustos 2014 Perşembe

YOLCULUK





Uzun uzadıya bir yolculuğa çıkmalı...
Ama yollar üzerinden değil raylar üzerinden...belki damlalar...
Ya sonrası mı, sonrası uzak..lar...sonrası hasret..sonrası ayrılık...lar...
Kimileri kendinden kaçmak için gitse de insan kendini bulmak için gitmeli..
Uzaklar bekler...çağırır...bekletmemeli...     _Hç_



-AĞIT-






Bir ağıt yakılır ardından acılar susar dilsizdir ne de olsa bu dünya
insan tapındığından beri toprağa
akar kan kızıl bir ırmak gibi bağrına bağrına._Hç_


14 Nisan 2014 Pazartesi

Ah...!






Ah...!
tam da güvendiğim yerden vuruldum.  _Hç_


ey Dost! öldürdün beni
sen hala ölmedin mi?        _Hç_


şimdi ''güvenim'' mi ölen
yoksa içimdeki ''sen'' mi...?
                                       _Hç_


özün ile sözün bir olmayınca
ben sana nasıl güveneyim ey Dost!
                                          _Hç_






özgürlüğün olduğu yerde
suçlar ve suçlular kol gezer dikkat et
ey insan olmaya/kalmaya niyetli kişi
kendine güvenli sınırlar çiz,kendini koru!
                                                                     _Hç_



taşlanarak öldürüleceğini bile bile kim
-ben insan değilim!- deme cesaretini gösterebilir ki bize?
hiç kimse!                                                        _Hç_



8 Nisan 2014 Salı

Dost'a Aşk ile






Varsın yok değilsin, sade hamsın henüz pişmemişsin
Aşk şarabından içip kendinden geçmemişsin ey Dost!           _Hç_


sevdayı bölüşmek bizim harcımız değilmiş zira
dostluğumuz baki kalsın derim ben ey Dost!                        _Hç_


Dost deyince özlem endişe gelir boğazıma düğümlenir durur
gönül seslenir sar Dost'u sar çok sev diye
akıl yolunu şaşırmış biçare almış gitmiş başını deli divane...   _Hç_


Ah Güzel Dost bazı şeyler bizim ötemizde bizden öte bilirsin
çok düşünme dua et sevgi ile...                                           _Hç_






Dost'a hasret duyar bu viran gönül bir gülüşün
bir bakışın bir tutam kokun gönder ister ey Dost ey Dost !    _Hç_

neden susuyor Dost nedir çekincen?
Allah'ın bildiğini ben gibi kuldan saklamak niye ?                   _Hç_


gönlümün yakın aklımın uzak dur dediği
Dost ey Dost!                                                                   _Hç_


kokunu  bir kuşun kanadına saklayıp da
bana gönder bensiz yad ellere gideceksen eğer ey Dost!         _Hç_









31 Mart 2014 Pazartesi

Uzakların Ötesinde




uzakların ötesinde bir yerdeyim
zamanın durduğu
mekanın silinip yok olduğu...
bir dert ağacının gölgesinde
oturmuş derdimi ona dökmedeyim
ben derim  ona hasretim ölüme
o der sabreylersen gülecektir yüzüne
ben derim çok zordur yaşamak bu insanoğlu ile
o der asıl marifet budur!
haksızlar ve haksızlıklara rağmen

Hakk'a ulaşabilmektir yaşamak!...
_Hç_

25 Mart 2014 Salı

Zor Adam



kayıp bir ruhla
tek elle tutunuyorsun hayata
ümitlerini yitirmiş
çarelerini tüketmiş
histerik bir nöbet gibi
uyanıyorsun her sabaha
kapılar kapanmış sertçe
ve bir bir o ağlamaklı yüzüne
dar gelmiş o kırılgan çocuk yüreğine
zor adam bedenin...

_Hç_



22 Mart 2014 Cumartesi

Kardeşiz Biz




Ver elini kardeşiz biz
Geçmişten geleceğe
Beraberce yürümeliyiz
Bu yeryüzü evimiz
Dostluk suyumuz
Kardeşlik ekmeğimiz
Aşksa nefesimizdir
Ver elini kardeşiz biz
Geçmişten gelece

Beraberce yürümeliyiz…
_Hç_



Üşüyorum




İçimi ısıt üşüyorum
Yoksul bir bedenin
Zengin bir ruha sahip olması gibi
Kendi kendime fazla geliyorum
İçimi ısıt üşüyorum
Yorgun bedenimde acının izleri var
Dokunuşlarınla sar yaralarımı
Öpüşlerinle iyileştir
İçimi ısıt üşüyorum
Al götür ruhumu tutup ellerinden
Artık bedenime sığamıyorum
Yollar uzuyor yollar ayrılıyor yollar birleşiyor
Bugünün dün ve yarınla ilişkisi gibi
Düşüncelere dalıyor kendi içime yol alıyorum
İçimi ısıt üşüyorum
Sar sarıl ısıt yak
Acının soğuğuna daha fazla dayanamıyorum…
_Hç_ 

Kayıp






NEYİ ÖZLEDİĞİMİ BİLMİYORUM
YA DA NEDEN KENDİMİ
KAYIP HİSETTİĞİMİ…
MEKANLAR KAYIP GİDİYOR
AYAKLARIMIN ALTINDAN
HİÇ BİR YERE KENDİMİ SABİTLEYEMİYORUM
BİR YERE AİTLİK HİSSİM YOK
KENDİMİ DE
DÜŞÜNCELERİMLE BİRLİKTE 
KAYBEDİYORUM…
_Hç_

Ruhum



Ruhum terk etti bedenimi
Kökünü kabını zırhını giysisini
Azat ettim onu sonsuzluğa doğru
Şimdi benden çok uzaklarda
Bağlı değil hiçbir bedene ruha
Ne mekan ne de zamana
Ruhumu çağırmak
Ve ona sahip olmak istiyorsan
Aşkla konuş aşkla çağır ki
Çıkıp gelsin akıp gelsin
Sonsuzluğun gizli kuytularından

Sana…
_Hç_




Bir Uzun Susku




bir uzun suskudur yaşamak
maviyi arzularken
gri sisler ardında kalmak
kendini varlık sananlar arasından
yokluğa kanat çırpmak uçmak uçuşmak
bir mavi düşe gülüşe öpüşe
düşeceğimi bile bile o sır gerçekliğe
canım yanmadı anne düştüm düştüm
kanım akmadı anne gördüm gördüm
bir uzun suskudur yaşamak
görmek ve susmak
düşmek ve düşünmek
kanamak ve kanmak
acıdan surlar inşa etmek
ve lanet etmek savaşlara
yıkımlara kıyımlara
ve beklemek beklemek sabırla
düşler ülkesinde doğacak olan

kızıl güneşi....
_Hç_

Yaşam ve Ölüm


BİR HASTANENİN
KALABALIK KORİDORLARINDA
KENDİ RUHUMU ARIYORUM
İNSANLAR GELİP GEÇİYOR
BEDENİMİN YANINDAN
SUSUYORUM KONUŞMUYORUM…
BİR HASTANENİN
YABANCI KORİDORLARINDA
KENDİ BENLİĞİMİ ARIYORUM
BİRAZ HASTA BİRAZ YORGUN
ANLAŞILMAZLIĞIMLA SAVAŞIYORUM…
BİR HASTANENİN
YAŞAM VE ÖLÜM KOKAN
KORİDORLARINDA
HİÇ KİMSENİN ÇÖZEMEDİĞİ O DENKLEMİ
ÇÖZMEYE ÇALIŞIYORUM
İÇİMDE ÖRDÜĞÜM O DUVARLARA
ÇARPA ÇARPA

KENDİMİ ATOMLARIMA PARÇALIYORUM… 
_Hç_








21 Mart 2014 Cuma

Soluğumun Gri Sıcaklığı




Henüz soluğumun gri sıcaklığını bilmeden
dolaşıyordun oyun sokağında,çoğul kalabalıkların arasında
tekil ve yalnızdın bir gece gördüm seni ihtişamlı bir salonda
o kalabalığın tam ortasında
sana doğru yürüdüm usulca, müzik kulaklarımda
karşıya geçip elimi uzattım sana ve müzik değişti
mekan genişledi evren bu müzikle bize eşlik etti
ve dans başladı
kelimeler uçuşuyordu heceler çarpışıyor gülüşüyor
zaman uzuyor daralıyor genişliyor şaşırıyordu
kirletilmiş duygulara acılara rağmen
karanlık bir sokağı aydınlatan koca bir fener gibi
ışıldıyordu ruhun gördüm tüm körlere inat
keşfedilmemiş dehlizlerinde dolaştım
ruhunun okşanmamış her köşesine değdi ellerim tenim
seni sana sunmaya kendi içsel yolculuğunda
sana rehber olmaya geldim.
_Hç_




Vakit Gece Yarısı



uzaktan yakamozların gülümsediği
dalgaların şarkılar söylediği
bir sahildeyiz şimdi
vakit gece yarısı...
semadan yıldızlar göz kırpıyor bak
ay gecemizi aydınlatıyor
izi çıkıyor aşkın yürüdüğümüz kumsallarda
ardımızdan aşka dokunuyor
tuzlu yanık sular
vakit gece yarısı...
uzaklardan yükselen deniz fenerinin ışığı
karanlıkta dans ediyor
bir kumsal aydınlık bir deniz karanlık
bir deniz aydınlık bir biz karanlık
vakit böylece geçiyor ellerimiz yüreğimiz sıcacık
seninle birlikte adım adım
sonsuzluğa yürüyoruz bu sahilde...
_Hç_




15 Mart 2014 Cumartesi

Sol Yanımda




ne desem bir ağır yük sol yanımda
varsın diyenler desin sözler dilsiz artık kulaklar sağır
yüreğim koca bir yangın yeri ruhum alevden bir dağ
ülkem bir afet yeri sel deprem kıyamet her yerde anlamsız sözler uğultulu sesler
sokağa düşmüş çocuk çoluk genç yaşlı yüreklerde öfke inanç haklılık
ne gelir elden ah edip durmaktan  duadan başka
_Hç_







11 Mart 2014 Salı

Sen BENSİN O da BU!



özlemsel düşler...in.(im)...
büyüyor kaplıyor yeryüzümü
birileri SEN bensin, O da bu diyor
birileri bilmiyor mu ki
aynı yeryüzünün çocuklarıyız biz
aynı yokluğun kuru ekmeğinin
koparılmış iki ucuyuz biz...

özlemsel düşler...in.(im)...
sarıyor yakıyor benliğimi
birileri SEN beyazsın,O siyah diyor
birileri bilmiyor mu ki
aynı aşkın tohumlarıyız farklı rahimlerde
aynı acının torunlarıyız
savaşta barışta yoklukta varlıkta
aynı aşkla aynı tutkuyla seven sevişen
aynı gökyüzünün sevgilileriydik biz

özlemsel düşler...in.(im)...
senden bana benden sana
dökülerek akarak çağlıyor sonsuzluğa...
_Hç_

Bir Çocuk Ölür




bir çocuk ölür
bir toplum ayağa kalkar
yalana talana hırsıza arsıza
haksızlığa karşı korkusuzca
birleşir eller yürekler
bir güneş gibi yeniden doğar doğrular
asice ve özgürce...
_Hç_






9 Mart 2014 Pazar

Gerçekten Düşlere





belki de sana ihtiyacım vardı 
belki degil hem de çok!...            _Hç_



eğer siz insansanız ben değilim
eğer ben insansam siz nesiniz? .. _Hç_



bu dünya adil değil
insan kötülükten yana
bu dünya bana göre değil 
benim kalbim sevgi ve iyilikten yana... _Hç_ 



ey vaktimi alan değer verdiklerim
en büyük hatamsınız bilin istedim!    _Hç_



bir mezarlıktır dünya
üzerinde ruhsuz cesetlerin gezindiği... _Hç_



ah hangi acıya teslim olmalı bu yürek
şahidim ol  ey zaman
insanların elinde nasıl da oyuncak oluverdik! _Hç_



güvenin olmadığı yerde insanı sevmem doğayı hayvanları severim zaten daima ben. _Hç_



bu dünya benim dünyam değil güvenmek yok sevgi yok
hiç yaşanılası değil... _Hç_



ne yürümek ne ateş görmüyor gözüm
istemiyor hiçbir şey gönlüm... _Hç_



bazıları ne kadar da rahat öylece bir adım yaklaşır sana bir şeyler fısıldar inanırsın sonra kahkahalarla koşarak uzaklaşır..._Hç_



savuruyorum hoyratça tüm sahipsiz hislerimi
dilsiz kelimelerimi
artık hiçbir şeye ihtiyacım yok
ilahi aşktan başka! _Hç_



ben benden eksilmişim dost ne katabilir neyi yeniden inşa edebilirsin ki yüreğimin sevda şehri savaşta kana bulanmış meydan yeri_Hç_




Hepsi Bu!



sorun sevgi değil sorun şu ki dostum

sana güvendiğim ve değer verdiğim için

kendimden nefret etmek istiyorum

hepsi bu .._Hç_








4 Mart 2014 Salı

Zindan Yeri




boğıluyorum canım dilimin ucuna geliyor da
diyemiyorum
ölüm ses vermiyor kalbimin sesine
ruhum can çekişiyor 
dünya zindan yeri ... 
_Hç_

2 Mart 2014 Pazar

Din Bilim Felsefe


 Ne zor üçlü ama,çağlarca adlarına yakıştırılan onca söze sese rağmen insanoğlu var oldukça var olan kutsal ve meşhur üçleme.Filozoflara kalırsa Felsefe bilimin ve dinin beşiği ve temeli idi.
 Bir bakıma katılıyorum ancak benim bakış açımda Felsefe sistemli bir düşünme-analiz ve neden-sonuç araştırması,sorgulama anlamlarını taşıyan eski köklü bir sistemi temsil ediyor.Akıl en büyük aracıdır Felsefenin ve mantıklı düşünce,sorgulama,yorum yapma,sonuçlar çıkarma aklın bize verdiği imkanlardır yani diyebiliriz ki akıl Felsefenin hizmetindedir.
 Felsefecilerin çoğunluğu ateist olmaları nedeni ile Din konusu ile Felsefe bir arada pek anılmaz olmuştur.Esasında dine ulaşabilmesi için insanın aklı yeterli değildir sınırlıdır.Bu sebepledir ki sadece akıl ve felsefe bizi gereçeğe ulaştıramaz.
  Gerçek şu ki Bilime kulak verirsek 5 duyu organının verilerine güvenen ve aklı ile bunu yorumlayan bilgi sistemi olan Bilim bize bu yolda önemli bir rehberdir.Ancak tıpkı Felsefe gibi Bilim de aklın ve 5 duyunun dar sınırları içerisinde bulunması sebebiyle bizi aslolan öze aşkın bilgiye ulaştıramaz.
  Aşkın bilgiye ulaşmak için en sağlam yol ve rehber dindir.Din kavramı burada ''semavi dinler'' kapsamındadır.
21. yüyzılda geriye dönüp baktığımızda din adına İslam, kutsal kitap adına Kur'an-ı Kerim, rehber adına Hz.Muhammet elimizde bize kalan aşkın ve ilahi son armağanlardır.Bizler kozmosa bilim gözüyle bakıp araştırdığımızda felsefe sistemi üzerinden düşünüp ,sorgulayıp, inceleyip ,anlamaya çalışarak beş duyunun ve aklın,sezgilerin ötesinde bazı olgulara ve olaylara açıklama getiremediğimiz zamanlarda Dinin ilahi şemsiyesi altına girerek sınırlı bir varlık olduğumuzun altını tekrar tekrar çizmeliyiz. Gözlerimiz  ancak 0.4mm-0.7mm arası spekturumları görebilirken ve kulaklarımız ancak 20-20.000 Hz arası ses frekanslarını işitebilirken elbette aklımızın da henüz keşfedilememiş bir sınırı vardır.Sınırlı bir varlık olarak bilgi ve anlama kapasitemiz de elbette kainat söz konusu olduğunda bir yerde tıkanıp kalacaktır.İşte tam bu sınırda ilahi ve aşkın bilgi Din bilgisine kulak vermeli evrendeki gezegen ve galaksilerden atomun zerrelerine dek Bilimle yola koyulmalı,Felsefe ile düşünüp yorumlamalı, sorgulamalı ve aklımızın bizi götürdüğü o en son sınıra ulaşıp metafizik denilen alanın sınırlarına geçmeden hemen önce Dinin ilahi doktirinleri ve kutsal kitabın yol göstericiliğinde hayatın özü ve anlamına ulaşılabilir düşüncesindeyim.Sınırsız olmak ''sonsuz olanın'' işidir kanımca,  bizim gibi sonlu varlıkların değil.
Ünlü bir düşünürün sözü ile yazımı burada sonlandırmak isterim,sevgilerimle...
-''Ben kendi aklımın sınırlarının farkındayım. '' Tolstoy
H.ÇAYIR-(Hç).2013
19
0

Çocuk Bilir


O daha ne bilsin sizin adına savaş dediğiniz vahşeti
para için toprak için insanları öldüren caniliklerinizi
yıkımı kıyımı ölümü acıyı özlemi kayboluşu kaybedişi ne bilsin
bahanelerinizde anlamlar bulamaz çözemez daha insan olmadığınızı


çünkü bilir çocuk insan nedir
insan annedir babadır kardeştir dayıdır amcadır dededir ninedir komşudur komşunun çocuğudur
insan dosttur sevgidir şefkattir paylaşmaktır güvenmektir elini uzatmak yardım etmektir
çünkü çocuk bilir insan nedir..    _Hç_

28 Şubat 2014 Cuma

Belki de




Özgürlüğün yalnızlık hali
değil mi ki bu sendeki bende ki
tanıdım seni belkide buldum
belki de sende ben kendimi buldum !
_Hç_




Cehenneme Bilet



kaç maske düşecek daha
dünya kaç kez dönecek daha etrafında
kurulsun sırat kopsun kıyamet
zalimler için ,çalıp talan edenler için
kesilsin cehenneme dizi dizi bilet!
_Hç_




Tam da Bu




hayat tam da bu bilirim
gitmekle kalmak arası
istemekle beklemek
sevmekle ölmek arası...
_Hç_

Dostum

dostum sakın duyma sen e'mi
kendini insan sanan bu canavarların
ne dediklerini
görme sana ,bana
kendi kendilerine bile ne ettiklerini
sen sade hisset beni ve sevgimi
sıcacık tüylerinden ulaşıyorum kalbine
minik kollarımla kucaklıyorum seni...       _Hç_


22 Şubat 2014 Cumartesi

Yalnız Ruhlar






İnsan neden öldürür? Kendini öldüremediği için...mi?
Sahipsiz kimsesizliği ile kendini kendinde kaybettiği için mi?
Aklından geçen düşüncelere dur diyemediği sus diyemediği kendine öl diyemediği kendini öldüremediği için.

Kendi dışında herkesi neden öldürür yalnızlığa yazgılı yalnızlığa hapsolmuş ruhlar?
Var olmakla yok etmek arasında ruhu sallanır bir salıncakta,herkes gibi düşünmediği -düşünemediği-
herkes gibi davranmadığı için kendini hiç kimse olarak herkesin karşısında bulduğu,ezildiği için, kendini uygarlık diye tanıtan insanlığa karşı direndiği, delirdiği,kendinden geçtiği,herkesten çok her şeyi hissettiği 
ve düşündüğü için mi?

Yüzyılların insanlık kirini üzerinden soyunmaya kazımaya çalıştığı için,vahşetlere,zulümlere, tecavüzlere, savaşlara,terk edişlere,teslim oluşlara, haklı susuşlara , haksız haykırışlara,çocukların gözyaşlarına, kurşunlanışlarına, hayvanların sevgi ve yardım dilenen bakışlarına, sessizce ağlayışlarına, ağaçların sabit ve suskun şahitliklerine, kuşların isyan eden çığlıklarına, gökyüzünün göğüs kafesine doğru ağır baskısına, evrenin sonsuzluğa çağrısına, gecenin yarısına, günlerin ağlayışına rağmen acıdan bir dağ üzerinde yaşayan, yanan ama asla ölmeyen-ölemeyen- ama herkesi öldüren  yalnız ruhların yazgısı değil mi ki hep kağıt, mürekkep, kalem...Yazmak istiyorum ölümü ve ölmek istiyorum ardından,kimseyi öldüremediğim, ölemediğim için bu istek benim gibi hiç kimse olan biri için çok mu?...
_Hç_







19 Şubat 2014 Çarşamba

Güneş olsaydım










bugün düşündüm üvercinka hastane bahçesinde bir kaldırım taşı üzerinde ağlarken,
güneşe baktım sıcacıktı ruhuma baktım buz dağı üşüyordum yalnızlığıma sığındım
bugün düşündüm üvercinka insan olmanın yükü altında ezilirken güneş olsaydım dedim
Güneş olsaydım insan olacağıma..._Hç_