1 Aralık 2022 Perşembe

AÇLIK ÜZERİNE


İnsanoğlunun hayata dair yaşadığı açlığı üç genel başlıkta toplayabiliriz:

1-Bedensel açlık(yemek,öfkeyi dışa vurma-saldırganlık,cinsellik)
2-Duygusal açlık(aşk,sevgi,ilgi,şefkat,saygı,sahip olma,onaylanma,takdir)
3-Ruhsal    açlık(varlık ve yaratılış sorgusu,inanç,yaratıcıya ulaşma arzusu,ibadet ile iletişim)

Eğer kişi tüm bu açıklarını bir denge içerisinde tutar ve kendine ait bir sınır çizgisi dahilinde
belirli ölçüde hayatı yaşarsa düzenli ve sağlıklı bir yaşam sürebilir.

Ruhsal açlık eğer doyurulmaz ve dengede tutulmazsa kişi gerek bedensel gerekse duygusal çalkantılar içerisine girecek ve hatalar yaparak kendine ve çevresine zarar verecektir.

İki kişi arasında ilişki sadece bedensel açlık için kurulursa kişisel zevk ve hazlar adına sadece o anlık geçici ve insana bir şey katmak yerine çok şey kaybettiren etik değerlerini kendine olan özsaygısını yerle bir eden bir sonuç ortaya çıkmaktadır.En kötüsü de karşı cinslerin birbirleri ile kurduğu ilişkilerde bir taraf (genelde erkekler) sadece bedensel açlık ile yakınlaşırken diğer taraf(genelde bayanlar) duygusal açlık amacı ile yaklaşmaktadır.Sonuç itibari ile sevgi ilgi bekleyen bir tarafa karşın sadece bedensel hazzın peşinde anlık zevkini yaşayıp arkasını dönüp giden diğer tarafın oluşturduğu dengesiz bir iletişim ve ilişki süreci yaşanır.Esasında bu durum iki tarafa da büyük zarar verir.Açlıkları daha da büyütür.Bir kısır döngü halini alarak kişileri çıkmaz içine sokar.

Çocukluk yılları kuşkusuz insanın en değerli ve temel yapı taşlarıdır.Etkisi,eksileri ve artıları ile günümüze dek gelir ve kişiliğimizin şekillenmesinde ve hayatımızın her devresinde izlerine rastlanır.
Çocukluğunda yeterince sevgi, şefkat, ilgi ,onay görmemiş genç/yetişkinde duygusal açlık ön planda kalır.Yemek ya da cinsel kimlik ve cinselliğin fazla abartıldığı,bastırıldığı,yok sayıldığı, başka anlamlar yüklendiği aile içi ortamlarda yetişen çocuklar da gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde bedensel açlık ön planda yaşarlar.
Ruhsal açlık yaşadığını farkedebilmesi için kişinin bedensel ve duygusal açlıklarını dengelemiş ve bunlardan kendini arındırmış olarak kendini düşünmeye,varlığını,yaratılışı ve içerisindeki boşluğu ve açlığı anlamlandırmaya çabaladığı süreçlere ulaşabilmiş olması gerekmektedir.Bu süreçleri yaşamaya başlayan birey,hayatın anlamını,aklın,sezginin,felsefenin,bilimin ve dinin insana ulaştırmak istediği ipuçlarını artık algılayabilme düzeyine erişmiş demektir.Buradan itibaren insan yeni bir boyuta geçer ve gerçek insan kimliğini giyinerek hayata dirilmiş olarak devam eder.

Kaynak :Hç.2013 /Mayıs