2 Mart 2014 Pazar

Din Bilim Felsefe


 Ne zor üçlü ama,çağlarca adlarına yakıştırılan onca söze sese rağmen insanoğlu var oldukça var olan kutsal ve meşhur üçleme.Filozoflara kalırsa Felsefe bilimin ve dinin beşiği ve temeli idi.
 Bir bakıma katılıyorum ancak benim bakış açımda Felsefe sistemli bir düşünme-analiz ve neden-sonuç araştırması,sorgulama anlamlarını taşıyan eski köklü bir sistemi temsil ediyor.Akıl en büyük aracıdır Felsefenin ve mantıklı düşünce,sorgulama,yorum yapma,sonuçlar çıkarma aklın bize verdiği imkanlardır yani diyebiliriz ki akıl Felsefenin hizmetindedir.
 Felsefecilerin çoğunluğu ateist olmaları nedeni ile Din konusu ile Felsefe bir arada pek anılmaz olmuştur.Esasında dine ulaşabilmesi için insanın aklı yeterli değildir sınırlıdır.Bu sebepledir ki sadece akıl ve felsefe bizi gereçeğe ulaştıramaz.
  Gerçek şu ki Bilime kulak verirsek 5 duyu organının verilerine güvenen ve aklı ile bunu yorumlayan bilgi sistemi olan Bilim bize bu yolda önemli bir rehberdir.Ancak tıpkı Felsefe gibi Bilim de aklın ve 5 duyunun dar sınırları içerisinde bulunması sebebiyle bizi aslolan öze aşkın bilgiye ulaştıramaz.
  Aşkın bilgiye ulaşmak için en sağlam yol ve rehber dindir.Din kavramı burada ''semavi dinler'' kapsamındadır.
21. yüyzılda geriye dönüp baktığımızda din adına İslam, kutsal kitap adına Kur'an-ı Kerim, rehber adına Hz.Muhammet elimizde bize kalan aşkın ve ilahi son armağanlardır.Bizler kozmosa bilim gözüyle bakıp araştırdığımızda felsefe sistemi üzerinden düşünüp ,sorgulayıp, inceleyip ,anlamaya çalışarak beş duyunun ve aklın,sezgilerin ötesinde bazı olgulara ve olaylara açıklama getiremediğimiz zamanlarda Dinin ilahi şemsiyesi altına girerek sınırlı bir varlık olduğumuzun altını tekrar tekrar çizmeliyiz. Gözlerimiz  ancak 0.4mm-0.7mm arası spekturumları görebilirken ve kulaklarımız ancak 20-20.000 Hz arası ses frekanslarını işitebilirken elbette aklımızın da henüz keşfedilememiş bir sınırı vardır.Sınırlı bir varlık olarak bilgi ve anlama kapasitemiz de elbette kainat söz konusu olduğunda bir yerde tıkanıp kalacaktır.İşte tam bu sınırda ilahi ve aşkın bilgi Din bilgisine kulak vermeli evrendeki gezegen ve galaksilerden atomun zerrelerine dek Bilimle yola koyulmalı,Felsefe ile düşünüp yorumlamalı, sorgulamalı ve aklımızın bizi götürdüğü o en son sınıra ulaşıp metafizik denilen alanın sınırlarına geçmeden hemen önce Dinin ilahi doktirinleri ve kutsal kitabın yol göstericiliğinde hayatın özü ve anlamına ulaşılabilir düşüncesindeyim.Sınırsız olmak ''sonsuz olanın'' işidir kanımca,  bizim gibi sonlu varlıkların değil.
Ünlü bir düşünürün sözü ile yazımı burada sonlandırmak isterim,sevgilerimle...
-''Ben kendi aklımın sınırlarının farkındayım. '' Tolstoy
H.ÇAYIR-(Hç).2013
19
0